Wednesday, September 29, 2010

hede


Son demlerini yasayan bloguma cay bahcesinden bir eskiz

2 comments:

Cem Güney Ceylan said...

Biten, yıpranan bir heves. sona eren misyon, biten oyun. Eskiden monopoly oynardık mesela saatlerce, sonra bir anda kapı çalardı, anne baba misafirlikten geri döner, onların dönüşüyle bizim oyunumuz da sona ererdi. Kasayı emanet ettigimiz arkadaş alt kata, evine geri dönerdi. beraber toplardık paraları, zarları kutusuna koyardık. Oyunun perdesi misali karton zemini katlar kapatırdık, biterdi. Sormazdık neden.. Biterdi işte, kapı çalardı ve oyun biterdi. Büyüdük ve kirlendi (mi) dünya? Ne oldu nasıl olduysa, anne baba gelmeden, ve hatta bazen olmadan, karar verir olduk oyunu bitirmeye. Öğrendik yıkıp perdeyi etmesini viran. sahibi biz, oynayan, yıkan biz, varalım sahibine haber verelim heman. . ve oyun bitmeden önce, hani daha demin zarları atarken, ne heyecanlıdır o. Anne baba kapıyı çalmamışken. Ama çalar zil, tak tak kapı! Biter oyun toplanır perde, kapıyı çalan şimdi sen, oyunu bitiren sen .Ne de olsa bu yaşta şimdi, anlatan sen, dinleyen sen. 3 sene oldu bu blog doğalı. ölmeyecek ama susacak. iyisiyle kötüsüyle, son bir teşekkür edeceğim takip edenlerime. ve susacağım. Bakmayın sözlerimdeki hüzüne. O benim ayrılmaz parçamdır aşkolsun görmeyene. Ve lafı dolandırmayı da çok severim anladım, tarz meselesi :) Geldim gördüm sustum diyeceğim. o kadar. az kaldı çok az.

Tolga said...

tek yonlu bi takip imkanim vardi seni, bi sey biter bi baskasi baslar.
neyse kasimda ordayim gorucem seni.